1914 yýlýnda Galatasaray Lisesi’nden gönüllü olarak Çanakkale Savaþý’na katýlan Beyoðlu Fýndýklý doðumlu vatanperver bir Türk Genci’nin tarihî romanýný, belgelere dayalý gerçek bir kahramanlýk öyküsü haline getiren gazeteci yazar Metin Soylu “BEDELÝ ÇANAKKALE'DE KANLA ÖDENECEKTÝR” adýný verdiði kitabý piyasalarda yerini aldý. Genç araþtýrmacý, Ýki yýldýr yaptýðý araþtýrmalarla özellikle devlet kurumlarý ile resmî yazýþmalar sonucunda elde etmiþ olduðu bulgularý bir araya getirerek roman tadýyla okuyucularýyla buluþturdu. Soylu, “6’ncý Ordu Komutaný Halil Paþa ‘Umarým ki her edip her yazar bu yüce gayeye hizmeti uður sayarak, merhumu bütün millete tanýtmaya çalýþacaktýr.’ demiþtir. Ben de bu kitapla 6’ncý Ordu Komutaný Halil Paþa’nýn emrini yerine getirmiþ oldum.” diyor.
-Bedeli Çanakkale'de Kanla Ödenecektir adlý kitap çalýþmanýz nasýl baþladý?
Metin Soylu: 2006 yýlýnda “Piri Reis Haritasý’nýn Þifresi” adlý kitabým üzerinde çalýþmalar yapýyordum. Söz konusu araþtýrmalarým beni dönemin Emniyet Genel Müdürü Sayýn Gökhan Aydýner ile bir araya getirdi. Çünkü Piri Reis’in Haritasý ve Kitab-ý Bahriye adlý eserlerin kriminal laboratuarlarýnda mutlaka incelenmesi gerekiyordu. Ben de buna iliþkin Emniyet Genel Müdürlüðü’ne resmi bir müracaatta bulunmuþtum. Dilekçeme cevap yaklaþýk iki hafta sonra telefon üzerinden gelmiþti. Dönemin Emniyet Genel Müdürü Sayýn Aydýner bana bir randevu vererek Ankara’ya davet etmiþ, bu vesileyle Ankara’da kendisi ile görüþerek Piri Reis konusundaki taleplerimi dile getirmiþtim. Kendisi de gerçekten de bana yardýmcý olmuþtu. O gün ilk kez Mehmet Muzaffer ismini de Sayýn Aydýner’den duymuþtum. Hatta o kahramanlýk öyküsüne sebep olan yüz kaimelik parayý orada görmüþ, dokunmuþ oldukça duygulanmýþtým. Ýstanbul’a geri döndüðümde ise bu konuda araþtýrma yapmaya karar verdim.
-Peki ya sonra?
Metin Soylu: Yüzbaþý Mehmet Muzaffer hakkýnda kaynaklarýn oldukça yetersiz olduðunu gördüm. Bunun üzerine daha fazla bilgi ve bulgu toplamak için devlet kurumlarýna resmi müracaatlarda bulunmaya karar verdim. Baþta Milli Savunma Bakanlýðý olmak üzere, Emniyet Genel Müdürlüðü’ne, Baþbakanlýk Devlet Arþivleri Genel Müdürlüðü’ne, SGK Sosyal Güvenlik Kurumu Baþkanlýðý’na, Galatasaray Lisesi’ne, Genelkurmay Baþkanlýðý’na, Ýçiþleri Bakanlýðý Nüfus ve Vatandaþlýk Ýþleri Genel Müdürlüðü, Türk Tarih Kurumu olmak üzere çalmadýðým kapý kalmadý. Elbette imkânlarý çerçevesinde müspet veya menfî cevaplar geldi. Bu cevaplara kitabýmda özellikle yer verdim.
-Kitabýnýz neden Tarihi Roman oldu?
Metin Soylu: Öncelikle yapmýþ olduðum ön araþtýrmalarým ýþýðýnda Yüzbaþý Mehmet Muzaffer’in bahse konu olan yüz kaimelik parasýna iliþkin klasik bir hikâye gözüme çarptý. Ancak bu kalýplaþmýþ hikâyenin dýþýnda pek bir þey bulamamýþtým. Sonrasýnda Devlet kurumlarýndan da bana çok ilginç belgeler gelince içerikler beni bu projeyi romana dökersem daha anlamlý hale getirebileceðim yönünde bir düþünceye sevk etti. Ve romanlaþtýrma yoluna gittim. Ýyi ki böyle yapmýþým. Ben dahi tekrar tekrar okuduðumda oldukça hüzünlendim.
-Yüzbaþý Mehmet Muzaffer sizce nasýl birisi?
Metin Soylu: Bunu sözlerle anlatmak aslýnda çok güç diyebilirim. Gerçekten de Mehmet Muzaffer resim yapma kabiliyetinin oldukça iyi olduðunu el ile çizmiþ olduðu yüz kaimelik paraya bakarak görebiliyoruz. Tam bir vatanperver subaydýr. Vatan savunmasý için canýný ortaya koyan asil bir Türk Gencidir.
-Yüz liralýk bahse konu olan paranýn çiziliþ hikâyesini kýsaca bizlerle paylaþabilir misiniz?
Metin Soylu: Otomobil lastiði alabilmek için Ýstanbul’a gönderilen Mehmet Muzaffer, Harbiye Nazýrlýðý’nýn kasasýnda para olmadýðý için Çanakkale’ye eli boþ dönmek istemez. Lastikleri satan Yahudi tüccardan bu malzemeleri almaya kararlýdýr. Bütün bir gece uðraþarak sahte bir yüzlük kaime (kaðýt para) yapar ve lastikleri alýp Çanakkale’ye döner. Yahudi tüccar kaimeyi bozdurmak üzere Osmanlý Bankasý’na gittiðinde paranýn sahte olduðu ortaya çýkar. Paranýn üzerinde çok küçük harflerle þöyle yazmaktadýr: “Bedeli Çanakkale’de Kanla Ödenecektir.”
“Kanlý Zarfýn Akýbeti Bilinmiyor”
-Yüzbaþý Mehmet Muzaffer nerede þehit oldu?
Metin Soylu: 9 Nisan 1916 tarihinde Ýngilizler tarafýndan Irak Cephesi Felahiye Muharebesi Kut’ül Ammere’de boðazýndan vurularak þehit edilmiþtir. En hüzünlü olayda aslýnda burada yaþanýyor. Eþine sürekli mektup yazan Yüzbaþý Mehmet Muzaffer emir erinden eliyle zarfý uzatmasýný istemiþ boðazýndan akan kana parmaðýný batýrarak eliyle “Kýble Ne Yöndedir?” ve “Bölük Ýntikamýmý Alsýn!” þeklinde o kanlý zarfa yazý yazarak þehit olmuþtur. Ýþte o kanlý zarf 1916 tarihinden sonra Askerî Müzeye gönderildiði halde bugün Genelkurmay Baþkanlýðý envanter kayýtlarýnda bu vesika ne yazýk ki kaybolmuþtur.
Yüzbaþý Mehmet Muzaffer ile ilgili olarak (Türk Tarihindeki Kahramanlar ve Menkýmeler adlý eser Ankara Genelkurmay Basýmevi, 2009) Harb Menkýbeleri adlý eserde;
“Grup Kumandanlýðý olayý bir emirle orduya bildirmiþ ve zarfý baþkumandanlýðýna göndermiþti. Baþkumandanlýk bu zarfýn fotokopisini ve kumandanlýk emrinin suretini bütün askerî okullara bir kahramanlýk levhasý olarak daðýtmýþtý. Ben Harbiye’de 1923’te Bölük Kumandaný’yken bu levha, okulun müzesinde duruyordu. Zarfýn aslý þimdi Askerî Müze’dedir. 1916’da Kut’ül Ammare’de yapýlan þehitler abidesinin yanýna Muzaffer’i gömmüþtük. (Harb Menkýbeleri-Hasan Nuri) ” þeklinde ifadeler yer almaktadýr.
11 Temmuz 1916 tarihinde 6’ncý Ordu Komutaný Halil Paþa, Yüzbaþý Mehmet Muzaffer için yayýnladýðý özel bildirisinde ise; “Mehmet Muzaffer Efendi’nin bu yüce davranýþý yani bir Türk subayýnýn örnek maneviyatý olan o kanlý beyaz zarf, Askerî Müze’ye gönderilmiþ, Türk çocuklarýna ve gelecek nesillere, cevher deðerinde bir miras olmuþtur. Yaþayan ölülerin miraslarý içinde bu zarf da yaþayacak, daima yükselmeye teþvik ve milletin iftihar etmesi için bir belge olarak kalacaktýr. Büyük meydanlarýn büyük sýnavlarýnda kazanýlan bu þehadetnameler her genci imrendirecek ve örnek olacak bir etki yapacaðý gibi, her babanýn kalbinde böyle evlatlara sahip olma duygusunu yükseltecek, sonunda millet bu sayede kendi fedakârlýðýna güvenecektir.” Sözleriyle o kanlý zarfýn Askerî Müze’ye gönderilmiþ olduðu açýkça belirtilirken Askerî Müze’de ve arþivlerde kaybolmasý, oldukça üzüntü vericidir. Bu konuda o kanlý zarfýn ne zaman ne þekilde kaybolduðu konusu tam anlamýyla bir muammaya dönüþmüþtür.
-Yüzbaþý Mehmet Muzaffer’in eþi Hanife Melek hakkýnda neler söylemek istersiniz?
Metin Soylu: Yaptýðým araþtýrmalar ve elde ettiðim bulgular ýþýðýnda eþi Hanife Melek Yücel oldukça zor günler geçirmiþ, hatta þehit maaþýnýn yetmediði yönündeki taleplerini tarafýma ulaþan belgelerde görmek mümkündür. En acý olan ise þehit haberini alan eþi Hanife Melek Haným 6’ncý Ordu Komutaný Halil Paþa’ya yazdýðý mektupta “Bir haftalýk beraber ömür sürdüðüm ve þimdi çocuðunu kucaðýmda taþýdýðým Muzaffer’in intikamýný almak için müsaade edin cepheye geleyim. Onun bölüðünde nefer olayým, ben de o bölükte þehit olayým…” ifadeleriyle haykýrýþlarýdýr. Ne yazýk ki sonunda dayanamayýp Hanife Melek Haným akýl hastanesine kaldýrýlmýþtýr. Akýbeti bilinmiyor.
-Kamuoyuna vermek istediðiniz bir mesajýnýz olacak mý?
Metin Soylu: 18 Mart 2015 tarihi Çanakkale Zaferi'nin 9 Nisan 2016 ise Yüzbaþý Mehmet Muzaffer’in þehit oluþunun 100.yýlýdýr. Tarihimizde pek çok gizli kahramanýmýz var. Ben istiyorum ki bu kitabý her Türk Genci okusun. Türk Milleti için önemli deðerlerlerimizden yalnýzca bir tanesidir Yüzbaþý Mehmet Muzaffer… Umarým ki Türk Halký Yüzbaþý Mehmet Muzaffer’i hak ettiði þekilde deðer verip ona sahip çýkar…
|